Yazar "Berber, Leyla Keser" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 6 / 6
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe ABD haksız rekabet yasası (Unfair competition act) çerçevesinde fikri mülkiyet haklarına uyumun bilişim teknolojisi sektörü özelinde sürdürülebilir ekonomik kalkınmaya etkisi ve sağlayacağı avantajlar(2013) Berber, Leyla KeserAmerika Birleşik Devletlerinde yürürlüğe giren “Haksız Rekabet Yasası (Unfair Competition Act)”’nda yer alan hükümler ışığında, fikri mülkiyet haklarına uyumun sürdürülebilir ekonomik kalkınmaya etkisi ve sağlayacağı avantajların farklı segmentlerde ele alındığı bu makale; dona- nım ve yazılım ürünleri bazında Bilişim Teknolojileri (BT) sektörünün gerek lokal gerek global ölçekte sağlıklı büyüyebilmesi, adil rekabet orta- mının yaratılabilmesi, ulusal ve uluslararası ekonomiye pozitif katkının artırılmasının temel kriterlerinden biri olarak fikri mülkiyet haklarının hu- kuka uygun kullanımı gerekliliğinin altını önemle çizmektedir.Öğe E-Gizlilik Tüzük Taslağının Son Versiyonu Üzerine Düşünceler(Kişisel Verileri Koruma Kurumu, 2019) Berber, Leyla Keser; Atabey, Ayça; Mert, MelisGeçtiğimiz dönemde e-Gizlilik Tüzüğü’ne ilişkin birçok gelişme olmuştur. Özellikle e-Gizlilik Tüzüğü’nün son taslak versiyonlarında (temel olarak 4 Ekim 2019, onu takip eden 17 Ekim 2019 ve 30 Ekim 2019 tarihli taslaklar) yer alan değişiklikler güncel tartışmalara konu olmuştur. Özellikle “rıza” kavramı üzerinde duran bu tartışmalar çerçevesinde, rızanın GVKT uyarınca bir rıza olması gerektiğinin de altı Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın (ABAD) Verbraucherzentrale Bundesverband eV v. Planet49 GmbH (C-673/17) (Planet49 davası) kararında da çizilmiştir. E-Gizlilik Tüzüğü’nde “rıza” kavramına ilişkin yeniliklerle beraber başka değişiklikler getirilmiş olsa da, bu değişiklikler kapsamında sıkça görülen güncel tartışmalardaki endişelerin çoğu “rıza” kavramına ilişkin kuralları ve bunların ilgili paydaşlar üzerindeki olası etkisini içermektedir. Bu çalışmada e-Gizlilik taslağında görülen değişikliklere genel olarak yer verilecek olsa da, asıl olarak “rıza” kavramı ve son versiyonda yer almayan ancak tartışmalara sebebiyet veren maddeler üzerinde durulacaktır. |Recently, there have been many developments regarding the upcoming e-Privacy Regulation. In particular, changes in the latest draft versions of the e-Privacy Regulation (mainly 4 October 2019, subsequent drafts of 17 October 2019 and 30 October 2019) have become soaring topics in the debates rotating around the fundamental rights of data protection and privacy, mainly focusing on the issue of “consent”. Another recent development concerning the changes that will be brought by the long-waited enactment of the ePrivacy Regulation concerns the Court of Justice of the European Union’s ruling (CJEU) in the case of Planet49 where the Court found that the only form of valid consent for processing user data in the EU is explicit consent. This decision has underscored the importance of developing a true understanding of the interplay between the GDPR and the ePrivacy Regulation. Although there are other novelties and changes that are brought with the e-Privacy Regulation, in the current discussions the main concerns relate to the rules on the notion of “consent” and such changes’ possible impact on different stakeholders. In this study, although the changes that are seen in the e-Privacy Regulation will be mentioned in general, the main focus will be on the notion of consent and a discussion will be carried out by referring to the relevant Articles under the latest ePrivacy Regulation draft proposal released in October 2019.Öğe ISO/IEC 29100 standardı ile ıct sistemlerine getirilen mahremiyet çerçevesi(2014) Berber, Leyla KeserISO/IEC 29100 kişisel olarak tanımlanabilir bilgilerin (personally identifiable information (PII)), ICT sisteminde korunmasına yüksek sevi- yede bir çerçeve çizmektedir. Bu çerçeve doğası gereği genel olup, kap- samlı bir mahremiyet sisteminde kurumsal, teknik ve prosedürel açıları itibariyle yer almaktadır. Bazı yargı sistemlerinde ISO/IEC 29100’ün mah- remiyet koruma isterlerine yaptığı atıflar, o yargılama sisteminde PII’ların korunmasına ilişkin yasal isterlerin tamamlayıcısı olarak anlaşılabilir. PII işleyen bilgi ve iletişim teknolojilerindeki göze çarpan artış yüzünden, PII’ların korunması için genel bir yaklaşım sunan bir uluslar arası bilgi güvenliği standardına sahip olmak önem taşımaktadır. Bu uluslar arası standart, mevcut güvenlik standartlarını, PII işlemeye ilişkin bir odaklan- ma ilave ederek güçlendirmeyi hedeflemektedir.Öğe Ulusal siber güvenlik stratejilerinde yer alan teknik ve hukuksal yaklaşımlar ve uluslararası standartların rolü(2014) Berber, Leyla KeserSiber güvenliğin sağlanmasında izlenecek adımları ihtiva eden ulusal strateji belgelerinin hayata geçirilmesi ve bu belgelerde belirlenen hedefle- re ulaşılmasını, tüm ülkeler arasında ortak dil yaratan uluslararası standart- lar kolaylaştırmaktadır. Bu nedenle özellikle siber güvenliğe ilişkin olarak yapılacak yasal düzenlemelerde bu standartlara atıf yapılıyor olması önem taşımaktadır.Öğe YAPAY ZEKA SİSTEMLERİNİN ÇOCUK HAKLARINA ETKİLERİNİN DEĞERLENDİRİLME YÖNTEMİ: ÇOCUK HAKLARI ETKİ ANALİZİ(2021) Atabey, Ayça; Berber, Leyla KeserBu yazıda öncelikle hukuk sisteminin kuruculuğunu erken ve modern dönemlerde üstlenen düşünürlerden hukukçu kimliği ortaya koyulmakta ve ikinci olarak modern dönemde Yapay zeka sistemleri, bireysel yaşamlarımızı, sosyal hayatı ve ekonomiyi önemli ölçüde dönüştürmektedir. Bu sistemlerin kullanımı eğitim, sağlık ve mobilite gibi çok sayıda alanda insanlık için faydalar sağlamaktadır. Ancak aynı zamanda, yapay zeka sistemlerinin geliştirilmesi ve kullanılması özellikle Avrupa Konseyi’nin üç temel ilkesi olan insan hakları, hukukun üstünlüğü ve demokrasi açısından önemli riskler yaratmaktadır. Temel insan hak ve özgürlükleri açısından bu sistemlerin yaratabileceği risklerin odağında ise, toplumun hassas ve korunmaya muhtaç en değerli öznesi “çocuk” bulunmaktadır. Yapay zeka sistemleri, neredeyse doğdukları ilk günden itibaren dijital dünyanın bir parçası olan bu çocukların çevrim içi yaşantısını oynadıkları oyunlarda, aldıkları eğitimde, sosyalleştikleri ve eğlendikleri platformlarda kuşatmış durumdadır. Çocukları kendi güçleri ile baş edemeyecekleri yapay zeka sistemlerine karşı koruyabilmek için, söz konusu sistemlerin “çocuk haklarına saygılı” ve “çocuk merkezli” tasarımı, geliştirilmesi ve kullanımını sağlamak önem taşımaktadır. Algoritmanın tüm yaşam döngüsü boyunca bu ilkeler açısından yaratabileceği risklerin “Çocuk Hakları Etki Analizi” (ÇHEA) yöntemi ile değerlendirilmesi, etki analizi sonucu ortaya çıkan bulguların giderilmesi için gerekli önlemlerin alınması ve nihayet yapay zeka sistemlerin yine tüm yaşam döngüsü boyunca denetim yapılarak çocuk hakları açısından etkin bir koruma sağlanması gereklidir. ÇHEA uygulaması ayrıca veri koruması hukuku kapsamında değerlendirildiğinde Avrupa Birliği Genel Veri Koruma Tüzüğü (GDPR) kapsamındaki hakkaniyet ve hesap verilebilirlik ilkesi gibi bir çok kurala uyum açısından da son derece önemlidirÖğe Yapay zeka sistemlerinin çocuk haklarına etkilerinin değerlendirilme yöntemi: çocuk hakları etki analizi(Adalet Dergisi, 2021) Berber, Leyla Keser; Atabey, AyçaÖZET: Bu yazıda öncelikle hukuk sisteminin kuruculuğunu erken ve modern dönemlerde üstlenen düşünürlerden hukukçu kimliği ortaya koyulmakta ve ikinci olarak modern dönemde Yapay zeka sistemleri, bireysel yaşamlarımızı, sosyal hayatı ve ekonomiyi önemli ölçüde dönüştürmektedir. Bu sistemlerin kullanımı eğitim, sağlık ve mobilite gibi çok sayıda alanda insanlık için faydalar sağlamaktadır. Ancak aynı zamanda, yapay zeka sistemlerinin geliştirilmesi ve kullanılması özellikle Avrupa Konseyi’nin üç temel ilkesi olan insan hakları, hukukun üstünlüğü ve demokrasi açısından önemli riskler yaratmaktadır. Temel insan hak ve özgürlükleri açısından bu sistemlerin yaratabileceği risklerin odağında ise, toplumun hassas ve korunmaya muhtaç en değerli öznesi “çocuk” bulunmaktadır. Yapay zeka sistemleri, neredeyse doğdukları ilk günden itibaren dijital dünyanın bir parçası olan bu çocukların çevrim içi yaşantısını oynadıkları oyunlarda, aldıkları eğitimde, sosyalleştikleri ve eğlendikleri platformlarda kuşatmış durumdadır. Çocukları kendi güçleri ile baş edemeyecekleri yapay zeka sistemlerine karşı koruyabilmek için, söz konusu sistemlerin “çocuk haklarına saygılı” ve “çocuk merkezli” tasarımı, geliştirilmesi ve kullanımını sağlamak önem taşımaktadır. Algoritmanın tüm yaşam döngüsü boyunca bu ilkeler açısından yaratabileceği risklerin “Çocuk Hakları Etki Analizi” (ÇHEA) yöntemi ile değerlendirilmesi, etki analizi sonucu ortaya çıkan bulguların giderilmesi için gerekli önlemlerin alınması ve nihayet yapay zeka sistemlerin yine tüm yaşam döngüsü boyunca denetim yapılarak çocuk hakları açısından etkin bir koruma sağlanması gereklidir. ÇHEA uygulaması ayrıca veri koruması hukuku kapsamında değerlendirildiğinde Avrupa Birliği Genel Veri Koruma Tüzüğü (GDPR) kapsamındaki hakkaniyet ve hesap verilebilirlik ilkesi gibi bir çok kurala uyum açısından da son derece önemlidir.